Gümüşhane’nin Torul ilçesinde 143 yıl önce inşa edilen Güzeloluk Camii, yalnızca bir ibadethane olmanın ötesine geçerek adeta geçmişten günümüze ulaşan bir mühendislik harikası olarak dikkat çekiyor. 1882 yılında Hekim Hasan Zirver Efendi tarafından yaptırılan ve 1.850 metre rakımdaki Güzeloluk Köyü’nde bulunan cami, sahip olduğu “denge taşları” sayesinde günümüzde de araştırmacıların ve ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Caminin giriş kapısının her iki yanında yer alan silindirik taşlar, halk arasında “denge taşı” ya da “deprem taşı” olarak biliniyor. Bu taşların en önemli özelliği, herhangi bir zemin kayması, çökme veya deprem meydana geldiğinde çalışmaz hale gelmeleri. Böylece yapının güvenliğiyle ilgili erken bir uyarı sistemi işlevi gören taşlar, bugüne kadar hiç durmadan dönmeye devam ederek hem caminin hem de zeminin sağlamlığını gözler önüne seriyor.
Osmanlı’dan Günümüze Ulaşan Bir Miras
Güzeloluk Camii, yalnızca denge taşlarıyla değil, tarihi izleriyle de önem taşıyor. Osmanlı döneminden kalma az sayıdaki kitabeli camiden biri olan yapının kitabesinde hâlâ geçmişin izleri mevcut. 1916 yılındaki Rus işgali sırasında Rus ve Osmanlı askerleri arasında yaşanan çatışmalarda camiye isabet eden bir mavzer kurşunu, kitabede kalıcı bir iz bırakmış durumda. Yazılara zarar vermeyen ancak alt kısmında görülen bu iz, geçmişin acılarını ve savaşın gölgesini günümüze taşıyor.
“Deprem Taşları Özelliklerini Hiç Kaybetmedi”
Köy sakinlerinden Veysel Armağan, caminin tarih boyunca birçok kez tahribata uğradığını ancak her defasında aynı ruh ve özelliğiyle yeniden inşa edildiğini belirtiyor. İlk olarak odunla yapılan cami, daha sonra taş ve kireçle, ardından ahşapla yeniden inşa edilmiş. Farklı dönemlerde çeşitli yangınlar ve tahribatlara maruz kalan yapı, 1800’lü yıllarda bugünkü taş ve kireç yapısıyla yeniden ayağa kaldırılmış.
Armağan, özellikle deprem taşlarının önemine dikkat çekerek, “Türkiye’de yalnızca 7-8 camide bulunan bu taşlar, adeta doğal bir deprem göstergesi gibi çalışıyor. Erzincan depremi dâhil birçok sarsıntıya rağmen hâlâ işlevlerini yitirmediler. Bu da hem caminin zemin sağlamlığını hem de mimarının ileri görüşlülüğünü gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Ziyaretçilerin İlgi Odağı
Köy sakinlerinden Hüseyin Pir ise Güzeloluk Camii’nin bölgeye gelen ziyaretçiler için büyük bir merak konusu olduğunu vurguluyor. Türkiye’de çok az sayıda örneği bulunan bu “deprem saatleri”, caminin hem dini hem de kültürel değerinin yanı sıra bilimsel bir araştırma sahasına da dönüşmesine katkı sağlıyor. Pir, “Buraya sık sık ziyaretçiler geliyor. Özellikle caminin girişinde yer alan taşların deprem anında durması, deprem olmadığı zamanlarda ise çalışmaya devam etmesi insanları hayran bırakıyor. Bu özellik camimizin bugün hâlâ dimdik ayakta kalmasının en büyük sebeplerinden biri” dedi.
Modern Teknolojiye İlham Olabilecek Bir Sistem
Bugün modern deprem erken uyarı sistemleri sismograflar, sensörler ve gelişmiş yazılımlar sayesinde çalışıyor. Ancak Güzeloluk Camii’nin sahip olduğu denge taşları, bundan 143 yıl önce bile insan zekâsının ve mühendisliğinin neler başarabileceğinin en somut örneğini ortaya koyuyor. Herhangi bir elektronik cihaz ya da enerji kaynağı olmadan yalnızca mekanik denge prensibiyle çalışan bu sistem, adeta geçmişin mühendisliğinin bugünkü teknolojilere ilham olabilecek bir miras niteliği taşıyor.
Karşılaştırmalı Bir Bakış
Benzer şekilde, dünya genelinde de bazı tarihi yapılar doğal afetlere karşı kendilerini koruyacak sistemlerle inşa edilmiştir. Örneğin Japonya’daki bazı ahşap tapınaklar, esnek yapıları sayesinde büyük depremlere dayanabilmiş, İtalya’daki bazı kiliseler ise özel taş dizilimleri sayesinde yüzyıllar boyunca ayakta kalmıştır. Gümüşhane’deki Güzeloluk Camii ise Anadolu coğrafyasında bu özellikleriyle öne çıkan nadir yapılardan biri olarak dikkat çekiyor.
Gelecek Nesillere Bırakılacak Bir Miras
143 yıldır dimdik ayakta kalan Güzeloluk Camii, yalnızca köy halkı için değil, Türkiye için de önemli bir kültürel miras. Hem Osmanlı’dan kalan kitabeleriyle hem de savaş izleriyle tarihe ışık tutan cami, aynı zamanda deprem taşlarıyla bilimsel açıdan da incelenmeye değer bir yapı olmayı sürdürüyor.
Bugün hâlâ ayakta olan bu yapı, hem manevi yönüyle hem de mimari zekâsıyla gelecek nesillere aktarılması gereken eşsiz bir miras olarak tarihe meydan okumaya devam ediyor. Haber Merkezi



