Doğu Karadeniz bölgesinde su kaynaklarında arsenik oranının yüksek çıkmasının ardından bölgedeki kanser oranları yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, “Çernobil’in kanser vakalarının temel etkisi olmadığı belirlendi. Karadeniz’i Çernobil değil, içme suyundaki ağır metaller mi kanser ediyor?” diye konuştu.
Son yıllarda Doğu Karadeniz illerinde artan kanser vakaları Gümüşhane’de de yükselişe geçti. Uzmanlar, temel gıda maddelerindeki risklerin yanı sıra içme suyu kaynaklarındaki ağır metallerin de kanser vakalarının artmasında etkili olduğunu vurguluyor.
Gümüşhane, Trabzon, Rize, Artvin ve Ordu’ya kadar olan bölgede ağır metallerin bulunduğu coğrafyanın, yaygın kanser vakalarının sebebi olup olmadığı sorgulanmaya başlandı. Bilim insanları, arsenik maddesinin toksik bir metal olduğunu ve uzun vadeli, sürekli maruziyetlerde insan sağlığı açısından özellikle cilt kanseri, ardından da akciğer ve böbrek gibi organlarda kanserojen etkiler oluşturduğunu ortaya koydu. Yöre halkı ise yıllarca buradan içilen suyun hiçbir insana zarar vermediğini savunarak uyarılara rağmen suyu içmeye devam ediyor.
“Kanser Vakalarının En Önemli Nedeni Arsenik ve Ağır Metaller”
Doğu Karadeniz’in tüm illerinde aynı tehlikenin bulunduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, “Doğu Karadeniz bir maden bölgesidir. Artvin’den Ordu’ya kadar bölgenin jeolojik yapısı maden sahalarından oluşuyor. Yağan yağmur maden kayalarından süzülerek derelere geliyor, özellikle yer altı ve kaynak sularını kirletiyor. İçme suyunda arsenik ve ağır metal tehlikesi var. Sudaki arsenik ve ağır metaller, dünyadaki kanser vakalarının en önemli nedenlerinden biridir. Rize’deki arsenikli su, konuyu yeniden gündeme getirdi. O suyu içenlerin kansere yakalanma oranı 20 kat daha fazladır” dedi.
“Suyun Sağlıklı Olduğuna Dair Hiçbir Veri Yok”
2011 yılında Karadeniz Bölgesi’ndeki sularda yüksek oranda arsenik tespit ettiklerini belirten Bektaş, “Maalesef veriler dikkate alınmadı. Bugüne kadar içme suyunda ne gibi önlemler aldık? Doğu Karadeniz’de sağlıklı içme suyu olduğuna dair hiçbir veri yok. Avrupa Birliği’ne uyum için sağlıklı su temini şart. Ancak uygulamada yeterli önlem alınmıyor. Belediyeler akredite laboratuvarlarda kimyasal analiz yaptırıp halka aktarmalı. Ankara, arsenikli suyu ODTÜ’nün çalışmaları sayesinde öğrendi ve önlem aldı. Ankaralılar bugün arsenikli su içmiyorsa, bunu bilim insanlarına borçludur” diye konuştu.
“İşlenmiş Sular da Güvenilir Değil”
Doğu Karadeniz’in yağış miktarı fazla olmasına rağmen halkın damacana suyu tercih ettiğini belirten Bektaş, “Damacana sularda yalnızca pH değeri veriliyor, selenyum ve diğer metallerin miktarı belirtilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre su içmiyoruz” dedi.
“Bu Bölgede İnsanlar Kanser Oluyorsa Tesadüf Değil”
Çernobil’in etkisinin artık kalmadığını söyleyen Bektaş, “Bugün görülen kanser vakalarının temel nedeni Çernobil değil. İçme sularının ve kaynak sularının periyodik olarak analiz edilmesi şart. Sağlıklı bir toplum için sağlıklı çevre şarttır” ifadelerini kullandı.
“En Son 2007’de Kanser Haritası Çıkarıldı”
İTÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tahsin Yomralıoğlu, 2007 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde 14 öğretim üyesiyle Doğu Karadeniz’in kanser haritasını çıkardıklarını ve 15 bin 299 kanser vakasını incelediklerini belirtti. Araştırmada, nüfusa göre kanser yoğunluğunda Trabzon ilk sırada, bunu Gümüşhane, Rize, Artvin, Giresun ve Bayburt izledi. 558 su numunesinin 103’ü arsenik, 290’ı kurşun, 306’sı selenyum bakımından Dünya Sağlık Örgütü limitlerinin üzerinde bulundu.





